Çocukluğumun en derindeki hatıralarında bile olan bir şeydir pikap. Dedemin 70lerin başında İngiltere'den getirdiği pikap ve üstünde durduğu tahta kütüphanenin alt rafındaki plaklar anneanemin evinde ilgimi en çok çeken şeylerdi her zaman. Tom Jones plağının kapağı (resimdeki) çocukluğumun çok belirgin bir imgesidir mesela benim için, çocukluğumla ilgili kafamdaki en önemli imgeleri seçmem istense ilki bu olurdu heralde. Plaklar arasında Bülent Ersoy'un erkeklik zamanı plakları falan da vardı, filmde kadın olarak gördüğün birinin takım elbiseli erkek resimlerini görmek çok garip geliyordu çocuk aklıma (25 yaşındayım, hala da garip geliyor aslında).
O pikap, birkaç "hala çalışıyor mu acaba" denemesi dışında kullanılmadı hiç, evin süsü olarak durdu yıllarca.
Üniversite zamanlarında Can'la (Okay olan) Ulus'taki Bit Pazarı'na takılmaya bayılırdık. İlk gidişimiz Can'a antika fotoğraf makinesi bakmak içindi galiba ve o gidişimizde orayı o kadar çok sevmiştik ki sonrasındaki bir dönem baya gittik. Aslında o kadar sık gidişimizdeki esas neden, şans eseri 2 katlı eski bir binada bulduğumuz, eski plak ve pikaplar satan Gürhan Abi'nin yeriydi. Boney-M, Bee Gees vs. bir sürü çok güzel plak vardı, saatlerce onlara bakar, arada da bazılarını dinlerdik. Money For Nothing'i pek sevmem ama onun sırf gitarla başlayan değişik bir versiyonunu dinlerdik, hayatımda duyduğum en güzel gitar tonunu verirdi o eski ve cızırtılı plak ve pikaplar. Sonradan pek dinlemesek de bir sürü tozlu plak almıştık oradan.
Neyse İstanbul'da eve taşınırken, yadigar pikapı da getirmeye karar verdim Ankara'dan. Yalnız orjinal hoparlörlerini bulamadım ve çalıştığından da emin değildim. Geçen haftaya kadar salonun köşesinde koyduğum yerde duruyordu. Geçen hafta Galata Kulesi'nin yanında Ermeni bir amcanın dükkanını buldum. Her türlü eski pikap, gramofon tamir eden, satan bir dükkan. Ben de götürdüm pikapı emanet ettim. Dün "tamir bitti gel al" diye telefon geldi, gittim, pikapın yanına 2 tane de ikinci el hoparlör alıp salondaki eski yerine koydum yine aleti.
Öncelikle gerçekten çok güzel ve değişik geliyor insana, özellikle de müzik olayını uzunca bir süre i-pod ve beyaz kulaklığına indirgedikten sonra. Hoparlörler bağlı değilken sırf iğneden müzik gelmesi bile inanılmaz.
Ses, bazı cızırtılar olsa da, beklediğimden güzel geldi bana. O cızırtılar da alete havasını veren şeyler zaten. Özellikle acaip yoğun, dolu dolu bası var, yakında alttaki komşumla beni tanıştırıp, apartman içinde sosyalleşmeme yardım etmesi olası. Sıkılıp "Off bu kadar analog yeter, biraz da dijitalleşelim" diyeceğim zamanlar için de I-Pod'u pikapın "tape" girişine bağladım. Gerçi alete biraz hakaret oldu ya, yapacak bir şey yok. Ben de isterim hep 70'lerde yaşamayı ama istemeye istemeye olsa da, 2000'lere de adapte olmak gerek.
2 yorum:
Bit pazari ve pikap demisken... Gercek bir Istanbul Beyfendisi'nin evine bence guzel bir gramafon da gider. Yine bu Bit Pazari tarafinda eski gramafonlari onarip satan bir amca var. Hemen ordan guzele bir tane ayarlayalim senin eve...
Bizim de 80'lerde oturdugumuz evin onemli bir parcasaydi pikap, ama hic calistigina tanik olmadim. acikcasi filmler haricinde nasil bir ses cikardigini bile bilmiyorum.
yine de ajda pekkani cok sevdigim icin hic calamayacagim plaklarini yillarca sakladim, sagdan soldan topladim/
Yorum Gönder