(Misir Hanimin onerisiyle duzeltelim bari bu entry Support Vector Machine olan SVMlerle degil, grup olm SMV ile ilgili)
Biraz geç olsa da yazayım dedim geçen haftaki SMV konserini. Stanley Clark, Victor Wooten ve Marcus Miller gibi üç tane son derece usta caz basçısının epey yakın zamanda kurduğu bir grup SMV. Yanlarına bir davulcu ve bir de klavyeci alıp Caz Festivali kapsamında İstanbul'a uğradılar geçen hafta ve biz de hadi gidelim görelim nasıl bir şeymiş dedik.
Bu tür müzikleri çok ender dinlediğim için konsere giderken epey bir merak ve soru işareti vardı kafamda. Hani basların güzel olduğu, şarkıyı arka planda kurgulayıp idare ettiği müzikleri çok severim de, 3 tane bas, hem de caz bas nasıl olur cidden pek bir fikrim yoktu konser öncesi. Bir de konser girişi pazarlama stratejisi gereği "Bu konser başka türlü bitmez" sloganıyla minder satan elemanlar kafamdaki soru işaretlerini iyice arttırdı.
Bileti geç aldığımızdan Cemil Topuzlu'nun en arkasına denk geldik, ama hem daha havadar oluşu hem de yanımızdaki dürbün yüzünden çok da dert etmedik bunu, hatta sevdik bile. Derken konser başladı. Tabi ilk başta görünüşleriyle ilgilendim en çok, bir tane Amerikan uzun yol tır şoförü (S), bir tane Jameikalı animatör (V), bir tane de cool (M) imajlı abilerden oluşuyordu SMV. Bu arada bana o sırada çok genç geldiler ama hepsi 50 küsur yaşında bu abilerimizin. Müzik olarak da başta garip geldi, "iyi de ne gerek var üç tane basa" dedirtti ama ikinci şarkıdan sonra cazcı abilerimiz ortamı görüp gaza gelince epey güzel bir konser olmaya başladı. Kendi solo kısımlarında inanılmaz işler yaptılar, bas gitardan öyle sesler çıkabilmesi epey şaşırttı beni. Marcus Miller arada bas klarinetiyle de şenlendirdi ortamı. Konser sadece müzik olarak geçmedi tabi, ışıkçının tribünlerin sağ tarafına yaptığı süper gösteri sayesinde o bölgede oturanlar olarak topluca epilepsi riski atlattık. Işıkçının bu şov için seçtiği şarkı da bitmek bilmez bir caz doğaçlamasına dönüşünce artık dayanamayıp gidenler, hatta arkalarda baygınlık geçirmeye ramak kala yere yığılanlar falan oldu.
Ben konserin ilk saniyesinden beri bi şekil Billie Jean'in basını çalsalar derken, önce Marcus Miller klarinetle Human Nature çaldı, en sonda da herkesi coşturan bir Beat It çaldılar biste, hatta Stanley Clarke şarkının meşhur gitar solosunu bile çaldı bas gitarıyla. Sonuç olarak çok takdir ederek, "ne kadar iyi, ne kadar samimi insanlarmış" diye üçünü de dünya-ahiret abimiz ilan ederek ayrıldık konserden.
Yaklaşık nasıl bir şeydi diye merak edenler şuradan izleyebilir SMV'yi. Işıkçının süper şovunu da işin içine katmak isterseniz karanlık bir ortamda tam karşıdan flaşla üstüste kendi fotoğraflarınızı çekin müziği dinlerken.
2 yorum:
Alijiğim grubun adı zaten SVM de değil :) S.M.V. Bunca zahmete gerek yoktu..
Sirkette SVM'lerle ugrasa ugrasa SVM kalmis aklimda heheh.
Yorum Gönder