28 Şubat 2007

Commodore 64.. Efsane geri döndü..

1987 kışıydı, biz İstanbul'daydık ve hayatımda gördüğüm en inanılmaz kar yağmıştı. Kar seviyesi o kadar fazlaydı ki, karları mağara gibi oyup içlerine girebiliyorduk.

İşte o zamanlarda Commodore 64 alınmıştı bana. Dünyanın en zevkli oyunlarını oynadım yıllarca River Raid'den başlayarak.

Bugün kendime yine C64 aldım, ama bu sefer ne kaseti var, ne de kafa ayarı. Adamlar sadece bir joystick yapmış, tv'ye bağlıyorsun, Commodore'nin o mavi "Ready" yazan ekranı çıkıyor, sonra kendi kendine "Load" yazıyor ekrana ve oyunlar başlıyor. Kötü yanı oyun sayısı sınırlı, 30 tane var sadece. Ama zamanında çok çok severek oynadığım oyunlar var:

Jumpman Junior
PitStop 2
Summer Games
vs..
(Ah bi de Aztec Challange ve Emyln Hughes Soccer olsaymış.. Bi de, bi de Microprose Soccer)

İşin diğer bir kötü yanı alet sırf joystick olduğundan, oyun sırasında joysticki kırmamak gerek. Bu yüzden sürekli ve hızlıca sağ-sol yapmam gereken oyunlarda pek başarılı olamadım, aleti ilk günden kırmayayım tedirginliğiyle..

PlayStation2 biraz mahsunlaştı ama ne yapalım onun da haberi olsun, saygıda kusur etmesin..

Efsane geri döndü..

22 Şubat 2007

Bıyığım var ama evli değilim..

Bugün şirketteki arkadaş "Seni ne zaman görsem evlendi sanıyorum" dedi. Bıyık evlenen erkeklerin bıraktığı bir şeymiş.

Soldaki resim tarihte bilinen en eski bıyıklı insan resmi, M.Ö. 300 civarından kalma..

Bu arada aşağıdaki linki de OnurKa yolladı bugün. Bıyıklı erkeklerin önemi günden güne daha çok anlaşılıyor..

Töre cinayetlerini ancak bıyıklılar çözer

21 Şubat 2007

Tied To The 90's..

"We're tired of the 90's
But we're tied to the 90's"

Travis'in şarkıda dediği gibi ben de müzik anlamında 90'lara takılı kalmış durumdayım uzun zamandır. Onların aksine en ufak bir sıkılma, yorulma durumu da yok bende, hayatımın sonuna kadar aynı şarkıları dinleyeceğim galiba.

"Madem bu kadar takılmış durumdayız 90'lara, arada 90'lardan sevdiğimiz şarkıları blog'a koyalım" dedim.. Gerçi Disco 2000'i falan zaten koymuştum önceden.

Bugünkü şarkımız zaman olarak tam 90'lar sayılmayacak olsa da (albüm 89 çıkışlı), 90'ları çok çok etkilemiş bir gruptan, ondan sakıncası yok bence. Hatta 90'ları başlatan grup belki de. 90'ların İngilteresinde müzik adına güzel ne yapılmışsa en az %25'i bu Stone Roses sayesindedir. Diğer bir %25 Smiths olsa, gerisi de Beatles falan işte.

Neyse, şarkımız: The Stone Roses, "I Wanna Be Adored".

18 Şubat 2007

Cardiff Afterlife..

Yaklaşık 2 yıllık nick'in ve başlığın "Afterlife" kısmı..

"It's a delayed reaction. It just gushed out. It's tender but truthful, and I'm proud of that." ~ Nicky Wire

Bıyık Güncesi..

Bıyıklarım günden güne emek ve sabırla uzarken, bıyığın aslında ne kadar kullanışlı bir aksesuar olduğunu da daha iyi anlamaya başladım. Mesela:

Diyelim bardaktan su içtiniz. Suyu içtikten birkaç dakika sonra farkediyorsunuz ki, hepsini içtiğini sandığınız suyun bir kısmı bıyıklarınızda saklanmış. Bu suyu ufak dudak ve dil hamleleriyle yeniden içebiliyorsunuz ve susuzluğunuzu bir süreliğine daha dindirebiliyorsunuz.

Yani mesela bir bıyıklı, bir de bıyıksız kişiye su içirip onları çöle salsanız, bıyıklı daha uzun hayatta kalacaktır. Kaktüs olmak gibi bir şey, yedek su deponuz oluyor.

Unutmayınız ki "imaj hiçbir şeydir, susuzluk her şey".

15 Şubat 2007

..

Artık utanıyorum cidden ve bir daha o stada maça gitmek içimden gelmiyor.. Bu adamlar maça geldikçe ben maça falan gelmek istemiyorum..

Her Avrupa maçı aynı şey, veya stadın normal halinden 5-10 bin kişi fazla olduğu her maç aynı şey.. Dün Selçuk'u, Ümit'i, Rüştü'yü yuhlamışlardı, bugün Alex'i, Volkan'ı yuhladılar, yarın da Olcan'ı x'i, y'yi yuhlayacaklar..

Maç 3-2, top defansa çarpıp üstten kornere gidiyor, adamlar Volkan'a küfrediyor. O top hasbel kader kaleye girse adamlar sevinecek çünkü, Volkan'a daha çok ve daha topluca küfür etme imkanı doğacak..

Kardeşim sen yarın 100. yıl şampiyonluğu için savaşırken kalende Volkan'dan başkası mı olacak? Sen mi çıkıp oynayacaksın veya birden Yashin mi geçecek kaleye yuhlar üstüne mezarından çıkıp?

2004-2005 maçlara düzenli gittiğim ilk seneydi. Rüştü Barca'dan yeniden gelmişti. İstisnasız her maç Rüştü'yü yuhladılar. Rüştü'nün 2-3 penaltı dahil hiçbir kurtarışı alkış almadı, sanki top bizim kaledeyken başka tarafa bakıyordu millet. Rüştü gibi, yaşarken heykeli dikilmesi gereken bir adamı yuhlayan taraftara Volkan fazla zaten.

Adama "abicim şimdi yuhluyorsun da yarın lig maçında kalede yine bu adam olmayacak mı" diyorsun, adam "ben ligi ne yapayım" diyor, "uefa lazım bana, ligi açık ara alırız zaten". 2 yıldır maçları aynı yerde izliyorum, ilk defa görüyorum adamı. Allah'tan gelmiyor bunlar normal maçlara. Hala "ligi açık ara alırız" diyen bu adamlara bir Ulusoy az, 3-4 tane lazım. Ceza sahasında rakip futbolcu bile yokken verilen penaltıdan her maç 4-5 tane hakediyor bu adamlar. Zaten o penaltıdan sonra büyük ihtimal yine Volkan'a küfür etmiştir ters köşeye yattı diye. Bu takımı Uefa için destekleyecekse köprüyü geçsin karşıda izlesin maçları, hayatı boyunca övünüp üstüne yatacağı bir kupası olur en azından. Fenerbahçe kimsenin kendini başarı veya başarısızlıkla tatmin etme aracı değil..

Sonunda sıra Alex'e de geldi. Alex aynı Alex. Geçen seneden veya tek başına şampiyon yaptığı önceki seneden çok farklı bir adam değil. O zamanlar Luciano ve Nobre gibi çok çok iyi iki duran top adamıyla oynardı, şimdi onlar yok, attığı frikilerin, pasların, ortaların çoğu boşa gidiyor veya defanstan sallanan toplar önüne indirilmiyor. Yoksa Alex bundan daha fazla koşup mücadele etmezdi hiçbir zaman..

İnsanlar düşünme özürlü olunca, düşünceleri hazır almak istiyorlar. Böyle olunca da medyada yazan her şeye gözü kapalı inanıyor, onaylıyorlar. "Alex'in sözleşmesi Demirören'in çekmecesinde" haberini okuya okuya geldikleri nokta da bu. Dakika 85, Alex iyi bir yerden frikik atıyor, adamlar bu sırada Alex'i yuhluyor. O top gidip gol olsa sevinebilecek misiniz peki? Sevinirler çünkü adamlarda yüz yok, büyük ihtimalle de övünürler "bak iki yuhladım nasıl da oynamaya başladı şerefsiz" diye..

3 yıl boyunca "Daum Avrupa'da başarılı değil amaaa" lafıyla uyuttular bizi, adam da sonunda çekti gitti. Daum bu takımın başına gelebilecek en güzel şeydi, onu da medya gazıyla yolladılar zorla. Daum'a sadece 2 sene Avrupa'da oynama imkanı verildi, o iki senede de klüp ortalamasının çok üstünde sonuçlar alındı ama "Avrupa'da Daum'la olmuyor" palavrasına kapıldı herkes. Daum'a 2 sene verilip, "bunla olmuyor" denilirken, Fatih Terim'e kaç sene verilmişti peki? 4, yazıyla dört.. Milan maçının son saniyesine kadar 1 tane ilk turda elenme, 3 tane de grup sonunculuğu vardı.

Sahada çubuklu formayı giyenler senin umudundur, aklı başında kimse kendi umutlarını yuhlamaz. Hele ki, bu yaşamdan zaten umudu kalmayanlar kendilerini Fenerbahçe'yle tatmin edebilmek için benim umutlarımı hiç yuhlayamaz.

Çok ciddiyim, keşke 6 yeseydik de bugün stadda olanları görmeseydim. Denizli cennetti bunun yanında; ama bunlar daha çok Denizlileri hakediyorlar. Fenerbahçe başarısız olsun ama onu hakeden, karşılık beklemeden seven taraftarıyla olsun.. Gerisinin de Allah belasını versin.

14 Şubat 2007

Aşk..

Başka söze gerek var mı? Kutlu olsun bari..

13 Şubat 2007

Disco 2000..

"2000'de kaç yaşında olacağım ya?

2000-1981 = 19 .. Vay be amma da büyümüş olacağım. Bütün dünya benim olacak. Üniversitede olurum heralde, tıp fakültesi.. Çok da cool olurum..."

Yıllar, 2000'de kaç yaşında olacağımı hesaplamakla geçti. 19 ve 2000 ne kadar da heyecanlı sayılardı..

Şimdi yıl 2007, yaş 25.5'dan 26 ve 2000 hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum. Neyse ki o zamanki aşkımın şu anda bebeği yok Deborah gibi.. Olsa da bana ne zaten..


08 Şubat 2007

Teo..

Teoman'la münasebetim, yıllar önce Kolej'in Kurufasülye Günü'ndeki konser sonrası ben "Bravo Teoman" diyince bana dönüp selam vermesi ve adını hatırlayamadığım sosyetik bir mekanda Seçkin'e "Kafam yaPrak gibi" demesidir..

Çoğu şarkısını pek sevmesem de, güzel sözleri var bazılarının.. Hatta "Yağmur" en sevdiğim Türkçe şarkılardan biri.

Neyse..

Uzun lafın kısası, Teoman hayatımda gördüğüm en güzel ropörtaja imza atmış zamanında, her izleyişimde ayrı bi keyifleniyorum, siz de izleyip keyiflenin istedim..

Gerçi Etiler'e laf etmiş.. Hoop Teoman ayağını denk al lannn..

06 Şubat 2007

Ace Of Spades..

Müziğin şımarıklaştığı günlerde eskinin güzelliklerini unutmamak lazım..

"Don't Forget Us. Our Name is Motörhead. We Play Rock 'n' Roll"

05 Şubat 2007

Güne iyi başlama rehberi..

Zaten geç yatılan gecelerin erken kalkılması gereken sabahlarında, insanı yeni güne daha iyi hazırlayacak şeyler bulmak gerekir..

Hele ki bizim gibi kendini kelimelerden çok dansla ifade edebilen gençler söz konusu olduğunda yeni güne hazırlık formülü bellidir. Aşağıda bu haftasonu Ankara misafirlerimizle birlikte uyguladığımız formülün tarifi var:

Bee Gees - Stayin' Alive
Abba - Gimme Gimme Gimme
Boney M - Ma Baker, Daddy Cool
Michael Jackson - Don't Stop Till You Get Enough
Scissor Sisters - I Don't Feel like Dancin'
Kylie Minogue - Can't Get You out My Head
Modern Talking - Brother Louie, Cherri Cherri Lady, You're My Heart You're My Soul

Dansçılar: Onur, Seçkin, Yiğit, Ali

Özel Performanslar:
Yiğit - Hammer To Fall (Queen)
Yiğit ft. Seçkin - Lömbüdü Lümbüdü (Anonim)

02 Şubat 2007

Istanbul..

Hani hep derler ya "nerde o güzel, eski Istanbul" diye..

Herkesin şehirdeki güzellik anlayışı kendine.. Bazısı vapurunu sever, bazısı kulesini, bazısı rakısını..

Neyse sonuçta birkaç günlüğüne Istanbul o eski güzel günlerin elinden öper..

01 Şubat 2007

Fragments of Life..

Barın için, eski güzel günler için.. Roy Vedas

Don't you recall, don't you remind
Don't you recall the fragments of life

Rowenta..

Sizce de çok güzel bir isim değil mi? İnsanın aşık olası geliyor.

Keşke şirketteki elektrikli süpürgenin ismi olacağına güzel bir kızın ismi olsaydı..

Not: Emiş gücü 2100 Watt.

(Mühendis adam rakamlarla konuşur)