24 Temmuz 2007

Seçim ve Tarabyalı Rüzgar Mustafa

Öncelikle daha ciddi bir seçim yazısı için: Ahmet Cihat'la seçimin içinden

Biliyorsunuz, bir seçimi daha atlattık ve sol işaret parmağımızdaki mürekkepleri çıkartmakla meşgulüz bugünlerde. Bu mürekkepler, seçimle ilgili diğer bazı şeylerin aksine daha kolay çıkıyor vücuttan. Benim mürekkep aynen geçen seçimde olduğu gibi yine çabuk ve kolay çıktı, ki olay anında ben bunu gidişatın geçen seçime benzeyeceği yönünde değerlendirmiştim.

Benim çevremdeki oy sayımında CHP %90 küsurla birinci parti çıkmış olmasına rağmen (berberim AKP'ye vermiş), Türkiye genelinde AKP neredeyse %50 oy aldı ve demokrasinin bir cilvesi olarak yine benim devletlum olacak. Kendilerine hayrını görsünler diyorum, benden uzak Allah'a yakın olsunlar, ki zaten öyleler galiba. Dinsiz-imansız paraya da daha yakınlar. Bir gemiciğim bile yok benim. Daha olmayan oğlumun 650 tane apartman dairesi de yok; ilerde oğlum olursa bile o kadar apartman dairesi yine olmayacak. Yalnız bu kendi söyleyişleriyle tramvay-demokrasiyi çok ciddiye almazlar inşallah, çünkü tarih "ben odunu aday göstersem milletvekili seçtiririm" ve "siz isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz" diyip daha durağa gelemeden tramvaydan inmek zorunda kalanları da gördü.

Anadolu genelde tutucu olmuştur zaten. Nasıl ki saatte 10km hızla 1000km yol gitmesi gereken kamyoncuların sürekli arabesk dinlemesi çok normalse, hayatlarında uçsuz bucaksız sarı bozkırdan başka bir şey görmeyen insanların da tutucu olması çok normal. Kızına tecavüz edilince kızını tecavüzcüsüyle evlenmek zorunda bırakan, evlenmezse de kızını öldüren anlayışta bir toplum düzeni hala sürmekte çoğu yerde. Bu durumda bana tutucu-sağ'ın bu düzeyde oy alması çok garip gelmiyor.

Şimdi adını hatırlayamadığım garip mühendislik dersinin politik testinde solcu çıkmıştım zamanında. (Testi yapmak isteyenler buraya tıklasın) Türkiye'de merkez sol bana göre hiçbir zaman bu düzeyde bir oy alamaz zaten (Geri kalan uçuk sol zaten oy alamaz.) Merkez solun oyu yaklaşık %30 küsur civarında gelip gider. Mesela 91 seçimlerinde sol partiler (SHP+DSP) yaklaşık %30 almış. Bu oran 95 seçimlerinde %25'e düşerken (DSP+CHP) 99'da yine %30'a çıkmış (DSP+CHP). Bundan soraki seçimlerde doyumsuz pehlivan Baykal'ın da yoğun çabalarıyla %20'de kalmış hep merkez sol. Aslında bence buradaki olay Türkiye'de merkez solla merkez sağın pek bir farkının olmaması. Yoksa cidden sağ-sol farkı olsa bu kadar bariz oynama olmaz heralde 10 yılda; ne bu %10'luk sol kesimin birden topluca sağcı olması mümkün (parayı görenleri olmuş olabilir ama o kadar çok kişi de para görmemiştir) ne de bu solcuların topluca Hakkın rahmetine kavuşması (ölenler tabi olmuştur ama sırf solcular da ölmüyor ki).

Yukarıda da demiştim, bizim berber AKP'ye vermiş oyunu. Tıraşa başlarken bana "abi kilomu aldın" dediği için kendisine sinirliydim zaten, tam onla az biraz konuşuyorduk seçimleri, bu sırada başka bir müşteri geldi. Belli ki Etiler-Akatlar jetset'inin ünlü simalarından. Adam fanatik AKPli çıktı, "diğer partilere oy verenler dangalaktır"a kadar getirdi lafın sonunu. Ama tipini görseniz "maşallah, işte Türkiye'nin aydınlık yüzü" dersiniz, oysa ki "cüzdanımdaki paraların rahatı yerindeyse, benim de rahatım yerinde" felsefesinin temsilcilerinden. Sonra bi ara laf Atatürk'e geldi, bu sefer de "Atatürk gibi büyük adam bir daha gelmez bu topluma, o olsaydı şimdi bu halde mi olurduk" nutku çekti 10 saat. Bu kadar Atatürk özlemiyle yanıp tutuşan bir adamın gidip Tayyip'e oy verip üstüne de Tayyip'i öve öve bitirememesi garip geldi tabi bana. Bu Tayyip olayında zaten baştan sonra bir gariplik var, ya biz ve çevremizdekiler bir şeyi atlıyoruz bu adamla ilgili, ya da başka bir şey. Alttaki yazıda da var mesela, solcu geçinenlerin de katkısıyla anayasa değiştirilip seçim tekrarlandı sırf bu adam için ve Türkiye bunu çok çok normal karşıladı zamanında, hatta demokrasi zaferi falan dendi.

Bu tür olaylarda hiç bir zaman daha yumuşak, daha ortada kalamıyorum ben. Mesela çevremizden de duyduğumuz gibi "Gönlüm CHP, aklım AKP diyor" diyemem hiçbir zaman, diyene de iyi gözle bakmam. Futbolda da aynen böyle bu durum; kendini bir takıma ait görüyorsan sonuna kadar gideceksin, maçlarda seyirci değil taraftar olacaksın vs vs. Bridget Jones değiliz, uçuk-kaçık serseri Hugh Grant ile efendi akıllı uslu avukatın ortasında kalalım, her gün başkasına öpücük yollayalım. Gerçi bazı politik konularda inanılmaz faşist olabiliyorken, bazen de inanılmaz hümanist oluyorum. Benimle aynı şeyleri düşünen insanlara çok hümanist yaklaşıyorum mesela, gerisini kesebiliriz. Seçkin'in msn'e falan yazdığı gibi bende de içten içe bir Jakobenlik var galiba.

Başlıktaki "Tarabyalı Rüzgar Mustafa" demin bindiğim ve beni bu yazıyı yazdığım eve getiren taksicinin kendine yakıştırdığı isim tamlamasıydı. Bir yerlerden çalmamışsa bence oldukça güzel olmuş, başlığa yazarak kutlayayım dedim.

1 yorum:

Diego dedi ki...

"gonlun chp aklin akp" demiyor belki ama "aklin chp gonlun fenerbahce-ulker" diyor. ne alaka deme! deme dedim ulan carparim agzina.