eskiden, epey eskiden..
yasimi sorduklarinda, 4'tu..
en sevdigim rengi sorduklarinda, sariydi..
sonra, epey sonra bu elemanin, chris martin'in bi roportajini okudum. amcasi sevmezmis sarkilarinin sozlerini. "neden" diyince de cevabi, "sari ne demek" olurmus..
her sey "sari" iste, daha ne olsun?
22 Kasım 2009
06 Kasım 2009
04 Kasım 2009
31 Ekim 2009
Angel(s)
Dünle beraber gitti cancağzım; ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
20 Ekim 2009
18 Ekim 2009
17 Ekim 2009
Eski
Gece gidilen yer cok fazla eski Ankara gunlerini, Manhattan'i, Golge'yi, arkadaslari hatirlatti.
Cok fazla sarki vardi eskiden, ama donup dolasip yine o sarkiya donuldu eve gelince. Goruntu/ses kotu ama idare edilir.
Cok fazla sarki vardi eskiden, ama donup dolasip yine o sarkiya donuldu eve gelince. Goruntu/ses kotu ama idare edilir.
16 Ekim 2009
13 Ekim 2009
11 Ekim 2009
09 Ekim 2009
30 Eylül 2009
Lucy
Lucy biraz da diğer diyarlara uçayım demiş. Elmaslarını da yanına almış mıdır acaba? Almıştır heralde.
LONDON, England (CNN) -- The childhood friend of John Lennon's son who inspired the Beatles' psychedelic masterpiece "Lucy in the Sky with Diamonds" has died aged 46 from the chronic disease Lupus.
LONDON, England (CNN) -- The childhood friend of John Lennon's son who inspired the Beatles' psychedelic masterpiece "Lucy in the Sky with Diamonds" has died aged 46 from the chronic disease Lupus.
22 Eylül 2009
18 Eylül 2009
15 Eylül 2009
14 Eylül 2009
11 Eylül 2009
03 Eylül 2009
A Night At the Races
Babadan geçme bir olay heralde, gerçekten çok seviyorum at yarışlarını. Oynamayı değil ama orada olmayı seviyorum; ufacık çocukken Veliefendi'ye gidilen o ilk İstanbul günlerini hatırlattığından belki de.
Bugün ilk defa çoğu karanlığa denk gelen koşulara gittim ve gördüm ki gece yarışları iyice güzelleştirmiş bu olayı. Pistin kenarından bakınca o dev aydınlatmalarla bütün gökyüzü, bütün yeşil çimen senin sanki. Gerisi de insanların 'son düzlük' heyecanı, Turbo'yu padokta görünce bile alkışlamadan duramamaları vs vs. Her şekliyle çok güzel bence.
02 Eylül 2009
Kendimi tanıştırayım..
Dünyanın en komik insanının kendini anlatması. Komik değil bu sefer, arkaplanda biraz 'Climbing up the walls' havalı:
Kendimi tanıştırayım..
Kendimi tanıştırayım..
Pentatonic
"Bobby McFerrin demonstrates the power of the pentatonic scale, using audience participation, at the event "Notes & Neurons: In Search of the Common Chorus", from the 2009 World Science Festival, June 12, 2009."
Tümü için: http://www.worldsciencefestival.com/video/notes-neurons-full
Tümü için: http://www.worldsciencefestival.com/video/notes-neurons-full
29 Ağustos 2009
23 Temmuz 2009
Hatunun iyisi
13. yüzyılda böyle buyurmuşlar:
Avradın dört nesnesi kara gerek: Saçı, kaşı, kirpiği ve gözünün karası.
Avradın dört nesnesi kızıl gerek: Dili, dudağı, yanakları ve avurdları.
Avradın dört nesnesi yuvarlak gerek: Yüzü, gözü, topukları ve bilekleri.
Avradın dört nesnesi uzun gerek: Boynu, burnu, kaşı ve parmakları.
Avradın dört nesnesi hoş kokulu gerek: Burnu, azası (eli, kolu, ayaklari ve bacaklari), koltuk altları ve ayakları.
Avradın dört nesnesi geniş gerek: Alnı, gözleri, göğsü ve butları.
Avradın dört nesnesi dar gerek: Burun delikleri, kulak delikleri, göbek deliği ve ağzı.
Avradın dört nesnesi küçük gerek: Ağzı, elleri, ayakları ve kulakları.
Ve dahi avradın başı ne büyük ve ne küçük ola.
Ve boynu ne uzun ve ne kısa ola.
Ve eti dahi değirmi (yuvarlak) ola.
Ve benzi ak ola veyahut kaz benizli veya karayağızın güzeli ola.
Ve teni de pembe ola.
Ve saçı sık ve uzun ola. Zira saç avradların yüzsuyudur.
Ve güldüğü vakit güzel ola. Zira avradın gülüşünün hoşluğu, diğer özelliklerinden önce gelir.
Ve gözlerinin karası çok ola, kaşları da çatık ola.
Ve yürüdüğü zaman, kalçasının etleri deprene.
Ve huyu tatlı ola, sözü tatlı ola ve yumuşak ola.
Avradın dört nesnesi kara gerek: Saçı, kaşı, kirpiği ve gözünün karası.
Avradın dört nesnesi kızıl gerek: Dili, dudağı, yanakları ve avurdları.
Avradın dört nesnesi yuvarlak gerek: Yüzü, gözü, topukları ve bilekleri.
Avradın dört nesnesi uzun gerek: Boynu, burnu, kaşı ve parmakları.
Avradın dört nesnesi hoş kokulu gerek: Burnu, azası (eli, kolu, ayaklari ve bacaklari), koltuk altları ve ayakları.
Avradın dört nesnesi geniş gerek: Alnı, gözleri, göğsü ve butları.
Avradın dört nesnesi dar gerek: Burun delikleri, kulak delikleri, göbek deliği ve ağzı.
Avradın dört nesnesi küçük gerek: Ağzı, elleri, ayakları ve kulakları.
Ve dahi avradın başı ne büyük ve ne küçük ola.
Ve boynu ne uzun ve ne kısa ola.
Ve eti dahi değirmi (yuvarlak) ola.
Ve benzi ak ola veyahut kaz benizli veya karayağızın güzeli ola.
Ve teni de pembe ola.
Ve saçı sık ve uzun ola. Zira saç avradların yüzsuyudur.
Ve güldüğü vakit güzel ola. Zira avradın gülüşünün hoşluğu, diğer özelliklerinden önce gelir.
Ve gözlerinin karası çok ola, kaşları da çatık ola.
Ve yürüdüğü zaman, kalçasının etleri deprene.
Ve huyu tatlı ola, sözü tatlı ola ve yumuşak ola.
21 Temmuz 2009
18 Temmuz 2009
14 Temmuz 2009
Bakan
Normalde tv'de eskilerin deyimiyle ajansı izlemem, gazetede de sinirimi bozduğu için politik haberleri okumam. Fakat boş bir izinde olmam yüzünden dün epey bi tv izlemek zorunda kaldım.
Her kanalda şu yeni imzalanan boru hattı olayı vardı ve canlı yayında çeşitli devletlerin bakanları falanı filanı konuşuyordu. Sonra bi ara sakallı, kravatsız cami cemaati gömlekli bir adam çıktı ve güzel güzel Türkçe konuşmaya başladı. Ben de tam içimden "helal olsun ya İranlı'ya bak ne güzel Türkçe konuşuyor, belki buralarda okumuştur" falan diye düşünürken altyazıdan anladım ki kendisi bizim bakanımızmış. Pek güzel, pek çağdaş. Eminim ki ayakkabılarının topuğuna da basıyordu konuşurken, yoksa zor olur her cami girişi ayakkabıyı yeniden çıkarıp giymesi.
11 Temmuz 2009
SMV Konseri
(Misir Hanimin onerisiyle duzeltelim bari bu entry Support Vector Machine olan SVMlerle degil, grup olm SMV ile ilgili)
Biraz geç olsa da yazayım dedim geçen haftaki SMV konserini. Stanley Clark, Victor Wooten ve Marcus Miller gibi üç tane son derece usta caz basçısının epey yakın zamanda kurduğu bir grup SMV. Yanlarına bir davulcu ve bir de klavyeci alıp Caz Festivali kapsamında İstanbul'a uğradılar geçen hafta ve biz de hadi gidelim görelim nasıl bir şeymiş dedik.
Bu tür müzikleri çok ender dinlediğim için konsere giderken epey bir merak ve soru işareti vardı kafamda. Hani basların güzel olduğu, şarkıyı arka planda kurgulayıp idare ettiği müzikleri çok severim de, 3 tane bas, hem de caz bas nasıl olur cidden pek bir fikrim yoktu konser öncesi. Bir de konser girişi pazarlama stratejisi gereği "Bu konser başka türlü bitmez" sloganıyla minder satan elemanlar kafamdaki soru işaretlerini iyice arttırdı.
Bileti geç aldığımızdan Cemil Topuzlu'nun en arkasına denk geldik, ama hem daha havadar oluşu hem de yanımızdaki dürbün yüzünden çok da dert etmedik bunu, hatta sevdik bile. Derken konser başladı. Tabi ilk başta görünüşleriyle ilgilendim en çok, bir tane Amerikan uzun yol tır şoförü (S), bir tane Jameikalı animatör (V), bir tane de cool (M) imajlı abilerden oluşuyordu SMV. Bu arada bana o sırada çok genç geldiler ama hepsi 50 küsur yaşında bu abilerimizin. Müzik olarak da başta garip geldi, "iyi de ne gerek var üç tane basa" dedirtti ama ikinci şarkıdan sonra cazcı abilerimiz ortamı görüp gaza gelince epey güzel bir konser olmaya başladı. Kendi solo kısımlarında inanılmaz işler yaptılar, bas gitardan öyle sesler çıkabilmesi epey şaşırttı beni. Marcus Miller arada bas klarinetiyle de şenlendirdi ortamı. Konser sadece müzik olarak geçmedi tabi, ışıkçının tribünlerin sağ tarafına yaptığı süper gösteri sayesinde o bölgede oturanlar olarak topluca epilepsi riski atlattık. Işıkçının bu şov için seçtiği şarkı da bitmek bilmez bir caz doğaçlamasına dönüşünce artık dayanamayıp gidenler, hatta arkalarda baygınlık geçirmeye ramak kala yere yığılanlar falan oldu.
Ben konserin ilk saniyesinden beri bi şekil Billie Jean'in basını çalsalar derken, önce Marcus Miller klarinetle Human Nature çaldı, en sonda da herkesi coşturan bir Beat It çaldılar biste, hatta Stanley Clarke şarkının meşhur gitar solosunu bile çaldı bas gitarıyla. Sonuç olarak çok takdir ederek, "ne kadar iyi, ne kadar samimi insanlarmış" diye üçünü de dünya-ahiret abimiz ilan ederek ayrıldık konserden.
Yaklaşık nasıl bir şeydi diye merak edenler şuradan izleyebilir SMV'yi. Işıkçının süper şovunu da işin içine katmak isterseniz karanlık bir ortamda tam karşıdan flaşla üstüste kendi fotoğraflarınızı çekin müziği dinlerken.
Biraz geç olsa da yazayım dedim geçen haftaki SMV konserini. Stanley Clark, Victor Wooten ve Marcus Miller gibi üç tane son derece usta caz basçısının epey yakın zamanda kurduğu bir grup SMV. Yanlarına bir davulcu ve bir de klavyeci alıp Caz Festivali kapsamında İstanbul'a uğradılar geçen hafta ve biz de hadi gidelim görelim nasıl bir şeymiş dedik.
Bu tür müzikleri çok ender dinlediğim için konsere giderken epey bir merak ve soru işareti vardı kafamda. Hani basların güzel olduğu, şarkıyı arka planda kurgulayıp idare ettiği müzikleri çok severim de, 3 tane bas, hem de caz bas nasıl olur cidden pek bir fikrim yoktu konser öncesi. Bir de konser girişi pazarlama stratejisi gereği "Bu konser başka türlü bitmez" sloganıyla minder satan elemanlar kafamdaki soru işaretlerini iyice arttırdı.
Bileti geç aldığımızdan Cemil Topuzlu'nun en arkasına denk geldik, ama hem daha havadar oluşu hem de yanımızdaki dürbün yüzünden çok da dert etmedik bunu, hatta sevdik bile. Derken konser başladı. Tabi ilk başta görünüşleriyle ilgilendim en çok, bir tane Amerikan uzun yol tır şoförü (S), bir tane Jameikalı animatör (V), bir tane de cool (M) imajlı abilerden oluşuyordu SMV. Bu arada bana o sırada çok genç geldiler ama hepsi 50 küsur yaşında bu abilerimizin. Müzik olarak da başta garip geldi, "iyi de ne gerek var üç tane basa" dedirtti ama ikinci şarkıdan sonra cazcı abilerimiz ortamı görüp gaza gelince epey güzel bir konser olmaya başladı. Kendi solo kısımlarında inanılmaz işler yaptılar, bas gitardan öyle sesler çıkabilmesi epey şaşırttı beni. Marcus Miller arada bas klarinetiyle de şenlendirdi ortamı. Konser sadece müzik olarak geçmedi tabi, ışıkçının tribünlerin sağ tarafına yaptığı süper gösteri sayesinde o bölgede oturanlar olarak topluca epilepsi riski atlattık. Işıkçının bu şov için seçtiği şarkı da bitmek bilmez bir caz doğaçlamasına dönüşünce artık dayanamayıp gidenler, hatta arkalarda baygınlık geçirmeye ramak kala yere yığılanlar falan oldu.
Ben konserin ilk saniyesinden beri bi şekil Billie Jean'in basını çalsalar derken, önce Marcus Miller klarinetle Human Nature çaldı, en sonda da herkesi coşturan bir Beat It çaldılar biste, hatta Stanley Clarke şarkının meşhur gitar solosunu bile çaldı bas gitarıyla. Sonuç olarak çok takdir ederek, "ne kadar iyi, ne kadar samimi insanlarmış" diye üçünü de dünya-ahiret abimiz ilan ederek ayrıldık konserden.
Yaklaşık nasıl bir şeydi diye merak edenler şuradan izleyebilir SMV'yi. Işıkçının süper şovunu da işin içine katmak isterseniz karanlık bir ortamda tam karşıdan flaşla üstüste kendi fotoğraflarınızı çekin müziği dinlerken.
10 Temmuz 2009
07 Temmuz 2009
"The greatest show on earth"
90'larin basinda "cenazenin nasil olmasini istersin" sorusuna "the greatest show on earth" cevabini vermis MJ. Kendisi moonwalkla obur dunyaya gocup, cenazesi de buyuk olunca bizim haber kanallari da bunu canli yayinlamaya karar vermisler.
Ben de bu kanallardan birini secip hadi burdan izleyeyim dedim. Tabi boyle bir yayin olunca studyoyu bos birakmaya gelmez diyip bir spiker iki yorumcuyu oturtmuslar yanyana. Spikerin ve yorumcularin havasi tam, gorunuste hepsi birer muzik profesoru hatta bunu kanitlarcasina Pink Floyd t-shirtleriyle falan gelmisler ama konusmalariyla hepsi alttan alta "benim burada ne isim var ya" diyor.
Kafasi hala lisedeki "adam ilacla beyazlastirdi kendini" geyiginde kalip bunun nedenlerini adamin cenaze gunu sorgulayan spiker kizimiz "Michael yorumlariyla unlu biriydi, yoksa kendi sarkilarini yazmazdi di mi" diyor, oraya oturmus iki muzik ordinaryusu da once biraz afallayip sonra kafa hareketleriyle onayliyorlar, biraz da lafin ustune "pek sarki yazamazdi, genelde baskalarininkini soylerdi"ye bagliyorlar olayi.
Valla ben hayatimda "Don't Stop 'til You Get Enough", "Billie Jean", "Beat It", "Smooth Criminal", "Will You Be There" ve bunlar gibi onlarca pop-funk-rock-soul her turde super sarki yazmis olayim, ustune de gocup gittikten sonra arkamdan "pek sarki yazamazdi" desinler, Thriller'daki yaratiklar gibi hortlar, o studyoyu baslarina yikarim.
Zaten Mariah Carey, Lionel Richie falan da icimi baydi cenazede, youtube'dan acip sahane konserler izleyeyim en iyisi..
Ben de bu kanallardan birini secip hadi burdan izleyeyim dedim. Tabi boyle bir yayin olunca studyoyu bos birakmaya gelmez diyip bir spiker iki yorumcuyu oturtmuslar yanyana. Spikerin ve yorumcularin havasi tam, gorunuste hepsi birer muzik profesoru hatta bunu kanitlarcasina Pink Floyd t-shirtleriyle falan gelmisler ama konusmalariyla hepsi alttan alta "benim burada ne isim var ya" diyor.
Kafasi hala lisedeki "adam ilacla beyazlastirdi kendini" geyiginde kalip bunun nedenlerini adamin cenaze gunu sorgulayan spiker kizimiz "Michael yorumlariyla unlu biriydi, yoksa kendi sarkilarini yazmazdi di mi" diyor, oraya oturmus iki muzik ordinaryusu da once biraz afallayip sonra kafa hareketleriyle onayliyorlar, biraz da lafin ustune "pek sarki yazamazdi, genelde baskalarininkini soylerdi"ye bagliyorlar olayi.
Valla ben hayatimda "Don't Stop 'til You Get Enough", "Billie Jean", "Beat It", "Smooth Criminal", "Will You Be There" ve bunlar gibi onlarca pop-funk-rock-soul her turde super sarki yazmis olayim, ustune de gocup gittikten sonra arkamdan "pek sarki yazamazdi" desinler, Thriller'daki yaratiklar gibi hortlar, o studyoyu baslarina yikarim.
Zaten Mariah Carey, Lionel Richie falan da icimi baydi cenazede, youtube'dan acip sahane konserler izleyeyim en iyisi..
02 Temmuz 2009
01 Temmuz 2009
Temmuz
Bütün yıl Mayıs için hiç gelmez derken birden Temmuz oldu ay. Yaz çok uzak gelirken bir ayı bitti bile.
Temmuz en sevdiğim aydır hep, bilmem doğum günü nedeniyle mi ama adı dahil her şeyi çok güzel gelir bana.
Fakat bana hala çok uzak geliyor yaz. M.Mungan'ın dediği gibi, "her yaz farklı geçer, bazı yazlar da uzaktan geçer". Bu yaz da öylesinden herhalde.
Temmuz en sevdiğim aydır hep, bilmem doğum günü nedeniyle mi ama adı dahil her şeyi çok güzel gelir bana.
Fakat bana hala çok uzak geliyor yaz. M.Mungan'ın dediği gibi, "her yaz farklı geçer, bazı yazlar da uzaktan geçer". Bu yaz da öylesinden herhalde.
26 Haziran 2009
19 Haziran 2009
Faith No More
Ortaokul/lise zamanlarında pek bi sevdiğim Faith No More abiler geri gelmişler aramıza, hatta 12 Ağustos'ta buralara da geleceklermiş belki.
15 Haziran 2009
13 Haziran 2009
Gerizekalilar ve Yalancilar
Turkiye'de yalancilik ve gerizekalilikla para kazanabileceginiz super bir meslek alani var: Spor medyasi
1. Gerizekalilar:
TV'de banttan yayinlanan basketbol final serisinin 10 gun once oynanan ilk macini canli sanip, sonucunu da yarin oynanacak olan 5. mac sonucuymus gibi haber yapanlara ancak gerizekali denir. Allah'tan Tv'de serinin ikinci maci da yayinlanmadi bunun ustune, yoksa herifler "Baskette Sampiyon Fener" diye haber yapacaklardi.
2. Yalancilar:
Italyan bir haber sitesinde Luca Toni ile ilgili bir haber cikar. Resmin ustune tiklayarak buyutebilirsiniz, alttaki dikdortgen icinde yazanlara yere dikkat:
Daha sonra ayni haber Turkiye'de futbolun "resmi" yayincisi olan LigTV tarafindan ufak bir degisiklikle haber edilir. Asagidaki resme yine buyutmek icin tiklayin ve sari yere dikkat edin. Sanki orjinal haberden biraz farkli degil mi? Orjinal haberdeki Barcelona, futbolun resmi yayim kurulusu tarafindan Fenerbahce'ye cevrilmis, sirf reyting ugruna, insanlari aptal yerine koyarcasina. Bu kadar mi utanmaz, arlanmaz olunur ya. Bu herifler bu yalanlarla para kazaniyorlar bir de.
1. Gerizekalilar:
TV'de banttan yayinlanan basketbol final serisinin 10 gun once oynanan ilk macini canli sanip, sonucunu da yarin oynanacak olan 5. mac sonucuymus gibi haber yapanlara ancak gerizekali denir. Allah'tan Tv'de serinin ikinci maci da yayinlanmadi bunun ustune, yoksa herifler "Baskette Sampiyon Fener" diye haber yapacaklardi.
2. Yalancilar:
Italyan bir haber sitesinde Luca Toni ile ilgili bir haber cikar. Resmin ustune tiklayarak buyutebilirsiniz, alttaki dikdortgen icinde yazanlara yere dikkat:
Daha sonra ayni haber Turkiye'de futbolun "resmi" yayincisi olan LigTV tarafindan ufak bir degisiklikle haber edilir. Asagidaki resme yine buyutmek icin tiklayin ve sari yere dikkat edin. Sanki orjinal haberden biraz farkli degil mi? Orjinal haberdeki Barcelona, futbolun resmi yayim kurulusu tarafindan Fenerbahce'ye cevrilmis, sirf reyting ugruna, insanlari aptal yerine koyarcasina. Bu kadar mi utanmaz, arlanmaz olunur ya. Bu herifler bu yalanlarla para kazaniyorlar bir de.
08 Haziran 2009
06 Haziran 2009
28 Mayıs 2009
Bir başarı hikayesi
Hayattaki başarılarıma bir yenisi daha eklendi.
Neden oldu, nasıl oldu bilmiyorum ama az önce mesajı geldi, yarın Kanyon'daki MFÖ konserine 2 kişilik davetiye kazanmışım. Belki de herkes kazanmıştır, o zaman herkese tebrikler. Şu Teknoloji çağı çok güzel, insan başvurmadan,talepte bulunmadan da tarihi başarılar elde edebiliyor.
Neden oldu, nasıl oldu bilmiyorum ama az önce mesajı geldi, yarın Kanyon'daki MFÖ konserine 2 kişilik davetiye kazanmışım. Belki de herkes kazanmıştır, o zaman herkese tebrikler. Şu Teknoloji çağı çok güzel, insan başvurmadan,talepte bulunmadan da tarihi başarılar elde edebiliyor.
25 Mayıs 2009
Sezon sonu.
24 Mayıs 2009
Mantik.
Sadan Kalkavan baskanlik secimi icin mail atiyormus saga sola, nereden denk geldiyse bana da mail geldi, soyle bir kisim var:
"1997’de Fenerbahçe’nin bütçesi 21 milyon dolardı. Okacha ve Högh ‘ü satıp bütçe kadar gelir elde edildi. Yani 2 futbolcu satarak borcu kapatabilecek durumdaydık. Peki ya şimdi soruyorum; Bugün hangi futbolcuyu satsak Fenerbahçe bütçesinin yarısı kadar yani 200 milyon dolar kazanabiliriz. Demek ki ekonomik yönden kalkındığımız lafları da koskoca bir yalan."
Bu nasil bir mantik, nasil bir dusunce yapisidir ya? O zaman butce 500bin dolar olsun, 3. kaleciyi satsak bile butce kadar gelir elde ederiz, sonra da ekonomik kalkinma deriz. Allah akil fikir versin.
Bu arada Okocha'nin ismini de pek guzel yazmislar.
"1997’de Fenerbahçe’nin bütçesi 21 milyon dolardı. Okacha ve Högh ‘ü satıp bütçe kadar gelir elde edildi. Yani 2 futbolcu satarak borcu kapatabilecek durumdaydık. Peki ya şimdi soruyorum; Bugün hangi futbolcuyu satsak Fenerbahçe bütçesinin yarısı kadar yani 200 milyon dolar kazanabiliriz. Demek ki ekonomik yönden kalkındığımız lafları da koskoca bir yalan."
Bu nasil bir mantik, nasil bir dusunce yapisidir ya? O zaman butce 500bin dolar olsun, 3. kaleciyi satsak bile butce kadar gelir elde ederiz, sonra da ekonomik kalkinma deriz. Allah akil fikir versin.
Bu arada Okocha'nin ismini de pek guzel yazmislar.
21st Century Breakdown
American Idiot albumunun ustunden 5 yil gecmis Green Day bu albumu cikartana kadar. Oncelikle bu 5 yilin ne kadar hizli gectigini dusundurttu album. Ama o kadar guzel bir albumun ustunden bu surenin gecmesi gerekirdi heralde yine bunun gibi bir super-hiper bir album icin. Billie-Joe'nun tipi-imaji yamuldukca daha guzel album yapiyor elemanlar.
Su ana kadar ki favori sarki Restless Heart Syndrome. Bu arada sarki epey Oasis olmus, vokali Noel yap, gitar solosunu yumusat biraz, ayirt edilmez. Ses kalitesi pek iyi olmayan bir youtube hali:
Su ana kadar ki favori sarki Restless Heart Syndrome. Bu arada sarki epey Oasis olmus, vokali Noel yap, gitar solosunu yumusat biraz, ayirt edilmez. Ses kalitesi pek iyi olmayan bir youtube hali:
19 Mayıs 2009
73 yil once..
30 Nisan 2009
Rap..
Sirkette Rap datasi toplamak icin Ceza ve Cartel sarkilarini kesip bicerken aklima geldi bu. Cartel firtinasinin ustunden 10 yil gecmisti, F1'de Schumacher zamanlariydi ve daha bostum veya daha az usengectim. Bi de motorsporlari grubunun eglencesi vardi tabii
Hepsini dinlemek için "Play full song here" a tıklamak lazım sanki
Gözlerime Inanamiyorum - Turbo Bruders
Hepsini dinlemek için "Play full song here" a tıklamak lazım sanki
Gözlerime Inanamiyorum - Turbo Bruders
23 Nisan 2009
14 Nisan 2009
07 Nisan 2009
20 Mart 2009
Posta
Sabah bindiğim takside renkliliğinden dolayı favori gazetem olan Posta'yı gördüm ve edebi kişiliği yüzünden favori yazarım olan Haydar Dümen'i okumaya başladım hemen.
Derman arayan bir gencin "103 kiloyum ve kilo vermek istiyorum, kendimle takılmamın postası 1500 kalori diyorlar, doğru mudur" anafikirli sorusuna verdiği cevabın girişi Haydar Dümen'in neden en sevdiğim yazar olduğunun kanıtıydı adeta:
"
Sevgili Yavrum,
Gökyüzü mavi olmasa, yerine sarıya boyansa ruhumuz kararırdı. Okyanuslar kırmızı olsaydı midemiz bulanırdı...
"
Bu ne üstadca bir giriştir ya. Merakla sorusunun cevabını bekleyen genç bunu okuduktan sonra ne kadar ulvi, ermiş bir insan olmuştur kim bilir. Artık aklında ne fazla kiloları vardır ne başka bir şeysi..
Sorunun cevabına gelecek olursak da, soruda belirtilen değerler doğru olsaydı sokaklarımız Afrika'da açlık çekmiş gibi bir deri bir kemik gençlerle dolardı heralde.
Derman arayan bir gencin "103 kiloyum ve kilo vermek istiyorum, kendimle takılmamın postası 1500 kalori diyorlar, doğru mudur" anafikirli sorusuna verdiği cevabın girişi Haydar Dümen'in neden en sevdiğim yazar olduğunun kanıtıydı adeta:
"
Sevgili Yavrum,
Gökyüzü mavi olmasa, yerine sarıya boyansa ruhumuz kararırdı. Okyanuslar kırmızı olsaydı midemiz bulanırdı...
"
Bu ne üstadca bir giriştir ya. Merakla sorusunun cevabını bekleyen genç bunu okuduktan sonra ne kadar ulvi, ermiş bir insan olmuştur kim bilir. Artık aklında ne fazla kiloları vardır ne başka bir şeysi..
Sorunun cevabına gelecek olursak da, soruda belirtilen değerler doğru olsaydı sokaklarımız Afrika'da açlık çekmiş gibi bir deri bir kemik gençlerle dolardı heralde.
14 Mart 2009
12 Mart 2009
Doktoranın öğrettikleri..
bazen Discovery Channel modunda oluyor:
Hoca: Matrikslerin türevini nasıl almalıyız?
Sınıf: ?
Hoca: Kirpilerin seviştiği gibi..
Sınıf: ??
Hoca: Kirpiler nasıl sevişir?
Sınıf: ???
Hoca: Çok dikkatli.
Hoca: Matrikslerin türevini nasıl almalıyız?
Sınıf: ?
Hoca: Kirpilerin seviştiği gibi..
Sınıf: ??
Hoca: Kirpiler nasıl sevişir?
Sınıf: ???
Hoca: Çok dikkatli.
11 Mart 2009
27 Şubat 2009
Aksamdan Kalanlara Koca Kari Kokteyli Tarifleri
Butun tarifler tek porsiyonluk. Icerigi bir su bardagina koyun ve karistirin.
Denemedim, denemeyin.
Kuru anans aromali, insani cocukluguna goturen AlkaSeltzer
125 ml icme suyu
125 ml soda
5 tane bebek aspirini
Nane aromali, ferahlatici AlkaSeltzer
250 ml icme suyu
1 adet aspirin efervesan
1 adet Talcid
Portakal aromali, kalsiyum destekli AlkaSeltzer
250 ml icme suyu
1 adet Calcium-Sandoz efervesan
1 adet aspirin
1 adet Talcid
Mandalin aromali, c-vitamini destekli AlkaSeltzer
125 ml icme suyu
125 ml soda
1 adet Redoxon
1 adet aspirin
1 adet Talcid
"Su tekilanin ustune bi cila atayim ama sonrasinda basim da agrimasin" diyenlere, AlkaSeltzer-Cila
250 ml miller
1 adet aspirin
1 adet Talcid
"Eve yeni geldim, kafam yaprak gibi ama hala patlamak istiyorum" diyenlere, AlkaSeltzer-Enerji
250 ml RedBull
1 adet aspirin
1 adet Talcid
"Bu gece illaki kalbimi patlatacam" diyenlere AlkaSeltzer-KalpKrizi
250 ml RedBull
1 adet XTC
1 adet aspirin
1 adet Talcid
Denemedim, denemeyin.
Kuru anans aromali, insani cocukluguna goturen AlkaSeltzer
125 ml icme suyu
125 ml soda
5 tane bebek aspirini
Nane aromali, ferahlatici AlkaSeltzer
250 ml icme suyu
1 adet aspirin efervesan
1 adet Talcid
Portakal aromali, kalsiyum destekli AlkaSeltzer
250 ml icme suyu
1 adet Calcium-Sandoz efervesan
1 adet aspirin
1 adet Talcid
Mandalin aromali, c-vitamini destekli AlkaSeltzer
125 ml icme suyu
125 ml soda
1 adet Redoxon
1 adet aspirin
1 adet Talcid
"Su tekilanin ustune bi cila atayim ama sonrasinda basim da agrimasin" diyenlere, AlkaSeltzer-Cila
250 ml miller
1 adet aspirin
1 adet Talcid
"Eve yeni geldim, kafam yaprak gibi ama hala patlamak istiyorum" diyenlere, AlkaSeltzer-Enerji
250 ml RedBull
1 adet aspirin
1 adet Talcid
"Bu gece illaki kalbimi patlatacam" diyenlere AlkaSeltzer-KalpKrizi
250 ml RedBull
1 adet XTC
1 adet aspirin
1 adet Talcid
26 Şubat 2009
RAM
Paul McCartney'in 1971 de cikan, Beatles'tan sonraki sonraki 2. albumu. Yila dikkat cunku Beatles'in son albumu 1970 zaten. Adam aradaki 1 yila 2 album sigdirmis. Simdiki buyuk gruplarin 3-5 yilda bir album cikarirdigi dusunulurse o zamanlarin gruplarinin verimliligini cidden takdir etmek gerekir. Beatles'in ilk albumuyle son albumu arasi kisacik bir 7 yil ve arada onlarca harika sarkili tam 13 tane studyo albumu var (mesela U2'da bu sure 30 yil ve toplam album sayisi hala daha az). 7 yil nedir ki? Yasit sayilacaklar icin su andan geriye universitenin 3. yilina kadar. O kadar kisa bir sure ama 20 yasinda cocuklarin muzik tarihini degistirmesi icin yetmis de artmis bile.
Neyse, RAM John-Yoko olayini andiran bir Paul-Linda McCartney albumu aslinda. Bunlar ilk ikisinin aksine daha sevilen bir cift, Linda'nin daha guzel olmasinin etkisi olabilir tabi bu olayda. Album son derece ucuk kacik ve guzel. Paul McCartney sanki sirf eglenmek icin piyano veya gitari almis ve ilk aklina gelen seyleri kaydetmis. Akildan akla fark var tabi, onun aklina gelince boyle oluyor, deli eglencesi ucuk kacik seyler cikiyor.
Lennon'in ayni yil cikan Imagine albumuyle bu albumu birlestirin ve Beatles dagilmasaydi bir veya iki sonraki albumunun nasil olacagini gorun. Belki de en iyisi olacakmis, kader kismet.
Paul McCartney Beatles olayindan gunde zilyon lira kazandigindan bu geride kalmis albumu insanlar indirse bir sey olmaz. Ama indirenler rep'leri esirgemesin, emege saygi pls slm asl.
link olmediyse albumu burdan indir
Bu da trailer:
Neyse, RAM John-Yoko olayini andiran bir Paul-Linda McCartney albumu aslinda. Bunlar ilk ikisinin aksine daha sevilen bir cift, Linda'nin daha guzel olmasinin etkisi olabilir tabi bu olayda. Album son derece ucuk kacik ve guzel. Paul McCartney sanki sirf eglenmek icin piyano veya gitari almis ve ilk aklina gelen seyleri kaydetmis. Akildan akla fark var tabi, onun aklina gelince boyle oluyor, deli eglencesi ucuk kacik seyler cikiyor.
Lennon'in ayni yil cikan Imagine albumuyle bu albumu birlestirin ve Beatles dagilmasaydi bir veya iki sonraki albumunun nasil olacagini gorun. Belki de en iyisi olacakmis, kader kismet.
Paul McCartney Beatles olayindan gunde zilyon lira kazandigindan bu geride kalmis albumu insanlar indirse bir sey olmaz. Ama indirenler rep'leri esirgemesin, emege saygi pls slm asl.
link olmediyse albumu burdan indir
Bu da trailer:
13 Şubat 2009
Tek Kanal TV
Ortalarda olmayan digiturk kumandası sayesinde 1980'lerin sadece trt izlenebilen zamanlarına geri döndüm. Hatta Fildişi Sahili milli maçı için trt1'i açtıktan sonra epey bir süre trt1'e takılıp tam uyum sağladım o günlere, taa ki Fenerbahçe'nin basket maçı için zorunlu olarak kanal değiştirene kadar. İlginç oluyor valla hiç bir seçim hakkı olmadan kanal sana ne verirse onu seyretmek zorunda olmak. Bu arada kalkıp digitürk zamazingosundan kanalları değiştirmeye üşendiğimden bunlar başıma geliyor tabi ki. Ama kim uğraşacak 5. kanaldan 94. kanala teker teker geçmekle.
Bu arada uzun zamandır trt seyretmiyordum, iyi oldu bu. samanyolu tv'den daha mide bulandırıcı bir kanal olmuş. digiturk'ten silme şansım olsa hemen silerim. Belki yeni alacağım muhteşem kumandada bu türlü özellikler de vardır, neden olmasın.
samanyolu demişken yayınladıkları şu muhteşem programı da daha youtubedan falan izlemeyen varsa izlesin. Satanistlikle ilgili muhteşem bir yapım. Taa new jerseylerden gözyaşı ve emekle yoğrulmuş bir yapım tabi ki her samanyolu yapımı gibi. Gizli kamera görüntüleri falan o kadar çarpıcı ki izlerken donakaldım. Hele ki o masum kediciğe yapılanlar. Bunları izleyip inanan varsa aklına koyayım. 2 bölüm halinde:
1.
2.
Bu arada uzun zamandır trt seyretmiyordum, iyi oldu bu. samanyolu tv'den daha mide bulandırıcı bir kanal olmuş. digiturk'ten silme şansım olsa hemen silerim. Belki yeni alacağım muhteşem kumandada bu türlü özellikler de vardır, neden olmasın.
samanyolu demişken yayınladıkları şu muhteşem programı da daha youtubedan falan izlemeyen varsa izlesin. Satanistlikle ilgili muhteşem bir yapım. Taa new jerseylerden gözyaşı ve emekle yoğrulmuş bir yapım tabi ki her samanyolu yapımı gibi. Gizli kamera görüntüleri falan o kadar çarpıcı ki izlerken donakaldım. Hele ki o masum kediciğe yapılanlar. Bunları izleyip inanan varsa aklına koyayım. 2 bölüm halinde:
1.
2.
11 Şubat 2009
Stayin' Alive
En kral disko şarkısıyla ilgili film/dizi sahneleri:
İlki süper film Airplane'den:
İkincisi de süper dizi The Office'den:
İlki süper film Airplane'den:
İkincisi de süper dizi The Office'den:
02 Şubat 2009
Metro
Yıllardır 'bu Maslak'ın trafiğini ancak metro rahatlatır' diye konuşulup durulur. Ben İTÜ'nün kampüsünüde çalışmaya başladığımdan beri de dibimizde hep bir metro inşaatı vardır.
Geçen hafta da başbakan deplasman dönüşü ayağının tozuyla ve büyük bir coşkuyla bu 4.Levent-Maslak hattının açılışını yaptı. Kendisi zaten metro konusunda çok hassas. Deplasmandan dönerken havaalanında şakşakçı ve kıyakçıları tarafından karşılanması için sabaha karşı metro hatları çalıştırılmış, hem de parasız olarak. Belediye çalışıyor yani.
Neyse, tabi normal bir ülkede açılışı yapılan bir şey çalışmaya başlar. Ama burası Türkiye olduğu için bu hat şu anda sadece 10.00-16.00 saatleri arasında hizmek vermekteymiş. Artık evde yemek yapıp Seda Sayan izlemekten sıkılan ev hanımlarıyla, bulmaca çözmekten içleri bunalan emekli amcalar gezintiye çıkıp temiz bi Maslak havası almaya kullanır o hattı, başka da kullanan olmaz o saatlerde.
Bu arada başbakan da demişken:
Geçen hafta da başbakan deplasman dönüşü ayağının tozuyla ve büyük bir coşkuyla bu 4.Levent-Maslak hattının açılışını yaptı. Kendisi zaten metro konusunda çok hassas. Deplasmandan dönerken havaalanında şakşakçı ve kıyakçıları tarafından karşılanması için sabaha karşı metro hatları çalıştırılmış, hem de parasız olarak. Belediye çalışıyor yani.
Neyse, tabi normal bir ülkede açılışı yapılan bir şey çalışmaya başlar. Ama burası Türkiye olduğu için bu hat şu anda sadece 10.00-16.00 saatleri arasında hizmek vermekteymiş. Artık evde yemek yapıp Seda Sayan izlemekten sıkılan ev hanımlarıyla, bulmaca çözmekten içleri bunalan emekli amcalar gezintiye çıkıp temiz bi Maslak havası almaya kullanır o hattı, başka da kullanan olmaz o saatlerde.
Bu arada başbakan da demişken:
16 Ocak 2009
Polis
Gun ayni, olay ayni, protesto edilen sey ayni, polis tabi ki farkli..
1. Olay:
Cuma çıkışı 4 bin kişiden İsrail’e protesto
İsrail’in Gazze saldırısına yönelik her cuma yapılan protesto gösterilerinin adresi bu hafta İstanbul’da Fatih Camii’ydi. Cuma namazı sonrası camii avlusunda toplanan kalabalık Filistin bayrakları ve pankartlarla İsrail’i kınadı.
...
Sık sık tekbir getirerek saldırıları kınayan protestocular, İsrail ve ABD bayraklarını ateşe verdi. Eyleme kadınların ve ilköğretim öğrencilerinin katılması dikkat çekti.
Kalabalığa hitaben yapılan konuşmalarda İsrail elçiliğinin ve İsrail uçaklarının eğitim uçuşu gerçekleştirdi Konya Üssü’nün kapatılması istendi. Yaklaşık bir saat süren eylem olaysız bir şekilde son buldu.
2. Olay
Ankara'da ÖDP ve SDP'li bir grup gösterici, İsrail'in Gazze'deki işgalini protesto etmek YKM önünde basın açıklaması yaptı. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı basın açıklamasından sonra göstericiler Meclis'e yürümek isteyince olaylar çıktı.
...
Göstericilerin bir bölümü polisin attığı biber gazından kurtulabilmek amacıyla çevredeki işyerlerine sığındı. Bazı işyerlerinin kapılarını kapatmaları üzerine, işyeri sahipleri ile göstericiler arasında tartışmalar yaşandı. Bazı işyerlerinde ise büyük çapta maddi hasar meydana geldi.
--------
Birkac gun once Ankara'nin ortasinda Avrupa kupasi basketbol macini "oynatmayan" cember sakallilara kilini kipirdamayan polis, olayin icinde 'sol' kelimesi girince nasil da aslan kesilip biber gazini salliyor aninda. 1 Mayislarda Taksim'de cafede oturan yasli-basli insanlara biber gazini basip copla dalan da ayni polis. Artik 1 Mayis'ta da Arap bayragiyla tekbir getirip Hizbullah isareti yapanlar direk free-pass kazansin bari Taksim'e.
1. Olay:
Cuma çıkışı 4 bin kişiden İsrail’e protesto
İsrail’in Gazze saldırısına yönelik her cuma yapılan protesto gösterilerinin adresi bu hafta İstanbul’da Fatih Camii’ydi. Cuma namazı sonrası camii avlusunda toplanan kalabalık Filistin bayrakları ve pankartlarla İsrail’i kınadı.
...
Sık sık tekbir getirerek saldırıları kınayan protestocular, İsrail ve ABD bayraklarını ateşe verdi. Eyleme kadınların ve ilköğretim öğrencilerinin katılması dikkat çekti.
Kalabalığa hitaben yapılan konuşmalarda İsrail elçiliğinin ve İsrail uçaklarının eğitim uçuşu gerçekleştirdi Konya Üssü’nün kapatılması istendi. Yaklaşık bir saat süren eylem olaysız bir şekilde son buldu.
2. Olay
Ankara'da ÖDP ve SDP'li bir grup gösterici, İsrail'in Gazze'deki işgalini protesto etmek YKM önünde basın açıklaması yaptı. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı basın açıklamasından sonra göstericiler Meclis'e yürümek isteyince olaylar çıktı.
...
Göstericilerin bir bölümü polisin attığı biber gazından kurtulabilmek amacıyla çevredeki işyerlerine sığındı. Bazı işyerlerinin kapılarını kapatmaları üzerine, işyeri sahipleri ile göstericiler arasında tartışmalar yaşandı. Bazı işyerlerinde ise büyük çapta maddi hasar meydana geldi.
--------
Birkac gun once Ankara'nin ortasinda Avrupa kupasi basketbol macini "oynatmayan" cember sakallilara kilini kipirdamayan polis, olayin icinde 'sol' kelimesi girince nasil da aslan kesilip biber gazini salliyor aninda. 1 Mayislarda Taksim'de cafede oturan yasli-basli insanlara biber gazini basip copla dalan da ayni polis. Artik 1 Mayis'ta da Arap bayragiyla tekbir getirip Hizbullah isareti yapanlar direk free-pass kazansin bari Taksim'e.
02 Ocak 2009
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)